Hamas’a dair, ve belki Hamas’ın ve bütün Filistinlilerin kararsız kaldığı, en büyük soru işareti İsrailli siviller meselesidir. Her İsrail vatandaşı kadın ve erkek, iki yıl askerlik yapar. Bundan sonra ise her yıl 40 yaşına kadar iki hafta ile 45 gün arasında askere alınır.Eğitimden geçirilir. Dolayısıyla yetişkin tüm kadın ve erkekler aynı zamanda askerdir. Bu da yetmez İsrail sivil vatandaşlar üzerinden demografik yapıyı değiştirir. Onlara silah verir, ve Filistinlilerin evine çökmelerine göz yumar. Bir gün evinize geldiğinizde her an bir siyonisti evinizde bulabilirsiniz. Bunlar işgalci yerleşimcilerdir. Kendi kadinlari ve çocukları ile gelip zorla sahibini çıkardıkları eve yerleşirler. Örneğin şu videoya bakabilirsiniz:
Evi gaspedilen filistinli sadece yalvarıyor. Gazze gibi Filistinli yerleşimlerin hakim olduğu şehirlerin sınırlarında bu yerleşimciler vardır ve Filistinlilere taraf yayilmaciliklarini devlet desteğiyle artırırlar. Her sene evinden çıkmak istemeyen Filistinliler eliyle bunlar yüzünden isyanlar ve çatışmalar çıkar. Kısaca İsrailli yetişkin siviller işgalin ve ordunun önemli bir parçasıdır. İsrail kurulduğu günden bu yana bu yöntemle toprak elde etmiştir. Ya Filistinlileri katletmiş ya sürgün etmiş ve onlardan boşalan yerleri dünyanın dört yanından getirdiği siyonistlerle doldurmuştur. Bu şekilde Filistin’in demografik yapısı yıldan yıla değişmiştir. Alttaki harita bunun bir özetidir.
Gelgelelim Filistin direnişine. Filistinli direnişçiler eskiden İsrail vatandaşlarını sivilden saymazdı üstte belirttiğim gerekçelerle. Bunlara karşı Hamas 2004 yılına kadar canlı bomba(istişhad eylemi) eylemlerinde bulundu. Fakat 2004ten itibaren bu yöntemin direnişi kötü gösterdiğini düşünerek vazgeçti. Fakat bu günler yaptığı son operasyonla Hamas’ın bir farkla eski yöntemi tekrar benimsediği anlaşılıyor. Hamas eskisi gibi canlı bomba saldırısı yapmıyor ama bu defa kurşunla, silahla, füzeyle önüne gelen İsrailli İşgalci yerlesimcileri/yetişkin sivilleri öldürüyor.
Dünya kamuoyu ordaki İsrail işgalinin sivil/asker boyutunu bilmediği için Hamasi direk mahkum ediyor. Terörle yaftaliyor onu. İsrail’deki sivil asker ayiriminin zorluğu üstüne bir de etrafına duvar örülmüş Gazzedeki iki milyon insanın 16 yıldır açık hava hapishanesinde yaşaması ve buraya giriş çıkışların sınırlı olmasının yarattığı psikolojik baskıyı da ekleyin.Ayrıca her bir iki yılda bir İsrail uçakları gazzeyi baştan sona bombalar. Gazze yıkılır yeniden inşa edilir, sonra yine yıkılır. Bu bombalamalar sırasında kadın,çocuk, yaşlı, hastane, okul filan ayırt etmez İsrail. Tüm bunları ve daha yazmadiklarimi bir araya topladigimizda Hamas’ın İsrailli yetişkin sivilleri/işgalci yerlesimcilieri öldürmesi doğru mu yanlış mı konusu bulaniklasiyor. Biz yanlış desek onlar sizin rahat koşullarda oturup bize insanlık dersi vermeniz kolay, birde bizim kosullarimizda yaşayın diye tepki gösteriyorlar.
Şahsen en azından operasyonlar esnasında elinde silah olmayan kişilere ateş acilmasini doğru bulmuyorum. Ama tabi onlar ise bunda sorun görmüyor. Çünkü o sivil denen kişiler olası bir savaş durumunda hemen silahlanip yedek olarak orduya alınıyor. Nitekim bu günlerde başlayan saldırıların ikinci veya üçüncü günü İsrail büyük bir hızla 300000 kişilik yedek asker topladı. Bu asker stoku tabiki her sene eğitilen sokakta yürüyen sıradan(?) İsrailli sivillerden/işgalci yerlesimcilerden oluşuyor. Dolayısıyla çok zorlu bir seçim yapmak zorundasınız. Çok zor ve kıt imkanlarla savasiyorsunuz. Siz olsanız boylesi bir işgal ve düşman karşısında ne yapardınız? Bence karar vermek çok ama çok zor. Alttaki foto bu meseleye dair hazırlanmış bir örnek. Fotodaki kadınlar öldürülse kadınlar öldürüldü, ak sakallı dayı öldürülse yaşlılar öldürüldü deniyor.
Bu meselde terör kavramını kullanamayız. Terör kavramı çok kaypak bir kavram. Bu kavramı batı dünyası dün dost görüp bugün menfaati çeliştiği herkese karşı kullanabiliyor. Eğer Filistin direnişi ve Hamasın yaptığı terörse bile onları terörize eden asıl suçlu yine İsrail’dir. Bu zor durum tabiki Filistinli direnişçileri ya da Haması terörist yapmaz. Ama onların insan hakları ve adalet temelli değerler ile reeldeki zorluklar arasında denge kurmasını zorlaştırmaktadır. Bu da onların yer yer hatalar yapmasına neden oluyor. Ama bu hatalar karşısında onları ve bütün bir Filistin haklılığını karalamak, yahut bu hataları kullanan Siyonist medyanın gazıyla Filistin tarafını kötüleyip İsrail tarafını savunmak aptallık değilse vicdansızlıktır. Maalesef şuan dünya medyası İsrail işgal ve yayılmacılığının iç yüzüne değinmeden Filistin direnişini karalamaktadır.
