İslam Dünyasındaki Kemalizmler ve Siyonizmle İlişkisi

Kemalizm, Mustafa Kemal’i de aşan bir kavram. İlk kullanımı cumhuriyet döneminde olsa da bugün artık Kemalizm, İttihatçılık ile başlayan Cumhuriyet devrinde zirvesini bulan jakoben ve despotik batılılaşmanın sembolik ifadesidir. Kemalizm, İslam dünyasında modernleşmeyi batılılaşma sanma gafletidir. Başta İslamcılar sonra birtakım aklı başında diğer kesimlerden aydınlar bu yanlışın farkındaydılar. (Bknz. Erol Güngör, Atilla İlhan vs) İslamcılar modernleşmeyi bilim ve tekniğe indirgeme hatasına düşselerde yinede bu çabayla modernleşme ile batılılaşmayı ayırt ediyorlardı. Fakat Kemalizmle özdeşleşen çevreler modernleşmeyi katıksız bir batılılaşma olarak algıladılar. Bu sebeple batıyı her şeyiyle alma yarışına girdiler. Fakat yanlış veya çarpık modernleşme anlamında Kemalizm Fas’tan Endonezya’ya bütün bir İslam dünyasında ortaya çıktı. Kimisinde cılız kalsada Türkiye ve Tunus gibi kimi ülkelerde ise bu ülke rejimlerine katı bir Kemalizm ile yön verecek kadar güç kazandı. Osmanlının çöküşünden itibaren de İslam dünyasına hakim bir biçimde musallat olmuş durumdadır.

Kemalistler, kılık kıyafet, gündelik yaşam, ulus devlet anlayışı, hukuk, din, laiklik, kadın vd birçok konularda batıyı aynen taklit ettiler. Bu yönüyle kemalizmi batı taklitçiliği olarak tanımlayabiliriz. Kemalistler çarpık modernleşme/batılılaşma anlayışlarını ele geçirdikleri devlet yoluyla tepeden halka dayatma yolunu seçtiler. Yaptıkları kanlı darbelerle devrimleri halka dayattılar. Halkın iradesini 27 yıl boyunca demokrasisiz cumhuriyet yoluyla gaspettiler. Sonrasında da anayasa ve asker yoluyla sürekli halkı bu devrimler doğrultusunda tutmaya çalıştılar.

Kemalizm tüm bunları yaparken, onun İslama ve İslam dünyasına bakışını da yine batı şekillendirdi. Batı oryantalist çalışmalar üzerinden İslam dünyasını tanıyordu. Yani önyargılarla dolu bir İslam algısına sahipti. Oryantalistlerin tasavvuruna göre İslam ve müslümanlar; teokratik yönetimlerle kendinden olmayanlara baskı yapan, kadınları evlere hapseden ve onları sadece cinsel olarak kullanan, çok eşli, kadın erkek eşitliğine karşı, batının aksine akla önem vermeyen, beyaz olmayan, barbar, şiddet yanlısı, cihat adı altında terör yapan, cahil ve bilim düşmanıdır. Oryantalistlerin bir kısmı adil olsa da çoğunlukla İslama ve müslümanlara önyargılıdırlar. Kemalistlerin din ve dindar algısı da işte bu oryantalist algılar üzerinden şekillenmiştir. İşin garibi oryantalistlerin aksine Kemalistler İslam dünyasında yaşamaktadırlar. İçeriden bir şekilde İslam’ı kaynağından öğrenebilir, araştırabilir ve buna göre eleştireceklerse eleştirebilirlerdi. Fakat kemalizm oryantalist önyargıları da aynen taklit etmeyi seçti.

Aşırı batıcılık olayları değerlendirirken de ortaya çıkıyordu. İslam dünyasında yaşanan kötülükleri Kemalistler, İslama veya onların doğulu olmalarına bağlıyorlardı. Aynı kötülükler batıda yaşandığı taktirde bunu istisna olarak görüyorlardı. Bu ön yargı dolu ve ayrımcı yaklaşımın yanında batıya kendini kabul ettirme, bizde sizdeniz çabası Kemalistlerin dilinde “muasır medeniyetler seviyesine ulaşma” hedefi şeklinde ifade edilir olmuştu. Batı aydınlanmasının mottosu olan ilerleme söylemi ve yine batılının algısında ilerlemenin zıddı olan “gericilik/irtica” ile özdeşleşen ötekinin İslam dünyası/doğu olması Kemalistlerce de aynen benimsenmişti.Fakat görünürde Kemalistler kendilerini ileri, aydın, çağdaş, modern gibi kelimelerle konumlandırırken muhataplarını bunun zıddı olan her türlü kötülüğün temsilcisi olarak görselerde alttan alta kendileri de batı karşısında bir aşağılık kompleksi taşıyorlardı. Bu kompleks dolayısıyla müslümanları yada doğuyu(bugünkü moda ifade biçimlerinden biri mesela ortadoğu bataklığını) batılılardan bile daha şiddetli aşağılama çabası içine giriyorlar öte yandan da kendilerini batıya kabul ettirmek için ellerinden gelen her eşyi yapıyorlardı. Kendilerini Müslümanlardan ayrıştırmak için İslam öncesi köklerine gidiyorlar, laiklik diyorlar, sekülerizm diyorlar, bizde bbir Avrupa ülkesiyiz diyorlar. İslam’ı veya en geniş ifadesiyle batı dışını çağrıştıran her şeyi linç ediyorlar.

İşte tam da bu linç noktasında Kemalizmle Siyonizm bir işbirliği içine giriyorlar. Kemalistler de Siyonistler gibi cihadı terör, cihad ve direniş hareketlerini(örn: hamas) terörist olarak görüyorlar. Bir yıldır devam eden çatışmalarda Kemalistlerin kullandığı tüm söylem ve propagandalar birebir siyonistlerin kullandıkları propagandalarla aynı. Tabi burada öncelikle altını çizmemiz gereken nokta, sadece Türk Kemalistleri değil Kürt kemalistleri de Arap veya Fars Kemalistleri de Siyonistlerle aynı çizgideler. Hepsinin ortak yanı İslami olan, batıya karşı olmasa bile alternatif olmaya çalışan her şeyi gerici, ilkel kabul etmeleri oluyor. Çünkü Kemalistlerin gözünde batı ulaşılacak nihai noktadır. Değil mi ki birileri İslam adına batıya karşı bir duruş ve alternatif çabası içine girsin. Onları ve tüm çabbalarını hemen alaya alır, karalar, aşağılar ve küçümserler.

Bugün Gazze direnişi, İslami söylemler etrafında dönüyor. Buna çıldıran Kemalistler Filistin direnişinin aslında seküler, sol kesimlere ait bir dava iken İslamcılar tarafından çalındığını dile getiriyorlar. Halbuki zulme ortak bir şekilde tavır almamız gerekirken ya da nasıl bir tavır alırız sorusunu konuşmamız gerekirken bugün bunları konuşmanın ne anlamı var? Ama İdeolojik histerileri Filistin’de yaşanan zulme duymaları gereken insani duyarlılıklarını köreltiyor. Yine Kemalizmin bir tezahürü olan ulusçuluk sebebiyle her türlü ümmet bağını reddeden kemalistler, ümmet kavramı üzerinden Gazze ile bağ kurulduğu için çıldırıyorlar. Normalde akıllarına gelmeyen Doğu Türkistanlılar veya ülkemizdeki depremzedeler Filistin denilince akıllarına geliyor. Bize ne Filistinden demek için her türlü enstrümanı kullanmaya çalışıyorlar. Aksi halde bir bahaneye sığınmadan bir yıldır gözümüzün önünde yaşanan katliama seyirci kalmalarını veya İsrail yanlısı olmalarını meşrulaştıramazlar. Bu noktada da Siyonistlerin kullandıkları her türlü propaganda ve algıyı kullanıyorlar. Araplar bizi sattı, zaten Filistinliler de boykot etmiyor, gerici ve dinciler, bize ne araplardan, bizim kendi sorunlarımız başımızdan aşkın, hem hamas terörist, hamas liderleri zenginlik içinde yaşıyorlar, Filistinliler ermenileri destekledi, topraklarını sattılar…. gibi (bunlar aklıma gelen ilk propagandalardan) bakışımızı ulusal sınırlar içinde tutmaya yarayan söylemlere sarılıyorlar. Başka bir açıdan söylersek, müslüman ve arap kimlikli Filistinlilerdense laik, seküler ve batıcı İsrail’le aynı çizgide görünmenin kendi aydın ve çağdaş batıcılıkları ile daha çok uyuşacağını düşünüyorlar. Bir tarafta başında puşisi, dilinde Allahu ekber gibi dini sloganları eksik olmayan Filistinliler ile öte tarafta sosyal medyada danslar eden modern görünümlü İsrail askerleri karşısında kendilerini ikinciye daha yakın hissediyorlar. Fakat bu yakınlık Siyonistlerce de karşılık buluyor. Bu sebepledir ki Türkiye vatandaşı ne kadar siyonist varsa sosyal medya profillerinde Mustafa Kemal’in fotoğrafının bir şekilde paylaşıldığını görebiliyoruz. Bunlarda olası bir linç durumunda Atatürk, ilericilik, aydınlık gibi söylemlerin arkasına sığınıyorlar.Tartışmayı bu tür kutuplaştırmalara çekerek kendi katliamcı vvahşi yüzlerini gizliyorlar. Yine bu karşılıklı yakınlık hissinden ya da ideolojik paydaşlıktan dolayıdır ki İsrail Dışişleri Bakanı Katz, Mustafa Kemal’i kullanarak Türkiye’nin -pekte bir somut icraata sahip olmasa da teorik açıdan- varolan Filistin yanlısı tutumunu şu sözlerle hedef alıyor: “Radikal İslam’ın prangalarından kurtulmuş, modern ve gelişmiş bir Türk devleti kuran Kemal Atatürk ile Hamaslı katilleri ve tecavüzcüleri kucaklayan ve Türkiye’yi karanlık yerlere sürükleyen Erdoğan arasında ne kadar büyük bir fark var.” Sadece bir cümlelik açıklamasında aydınlık, karanlık, modernlik, gelişme/ilerleme, radikal islam gibi Kemalist zihinsel kodlara hitap eden birçok ifade sarfediyor. Bu ortak kodların Kemalizm ve Siyonizm arasındaki ideolojik paydaşlık açısından bize ipuçları da veriyor.

Halbuki Kemalistler, Filistin’deki zulme ideolojik kimliklerini bir kenara bırakarak “insani” temelde yaklaşabbilirdi. Fakat Kemalizm çarpık bir modernleşme çabası olduğu için hakikatte insan hakları, hukukun üstünlüğü, adalet gibi önceliklere sahip değiller. Batıyı biçimsel olarak taklit ediyorlar ve despotik bir zihniyete sahipler. Hele de konu öteki/doğu/islam olunca.

Maalesef bütün İslam ülkelerinde modernleşmeyi batılılaşma sanan, üstün ilerici aydınlanma değerleri adına batılı oryantalistik önyargılarla müslümanlara ve doğuya saldıran bir Kemalist damar var. Bunu Suudi Arabistan’da Mısır’da İran’da Kürtler arasında ve başınızı her çevirdiğiniz İslam ülkesinde görebilirsiniz. Yazı boyunca özetlediğim Kemalizm tiplemesi ile İslam dünyasındaki Kemalizmler aynı karakteristiğe sahipler. Öyle ki bunun İslam dünyasında yarattığı batıcı, anti-batıcı, kemalist, anti-kemalist, seküler, anti-seküler kutuplaşma Gazze gibi büyük bir insani dram ve soykırım vakasında bile insani temelde bir araya gelinmesine engel oluyor. Tabi bunda Müslümanların Filistin davasını kendi siyasetlerine ve ülke içi kavgalarına alet eden, bencil ve ötekileştirici tutumlarının da rolü önemli. Ama bu başka bir yazının konusu.

Örneğin Hamas lideri Yahya Sinwar kahramanca şehit olduğunda buna İslam dünyasında verilen tepkilere bakın. Arap Kemalistler de Kürt Kemalistler de tıpkı Siyonistler gibi sevinç naraları attılar. Bu kahramanca ölümü küçültmeye ve aşağılamaya çalıştılar.Burada Sinwar örneği spesifik olarak sadece bir örgütle ilgili olduğu için yeterli olmayabilir ama Filistinle alakalı genel olarak hangi mesele varsa Kemalizmle Siyonizmin aynı yönde yol aldıkları görülüyor. Örneğin Filistine dair tarih okumaları aynı. Kemalistler de Siyonistler gibi her şeyi 7 ekimde başlatabiliyorlar. Gazzelileri bu savaşa iten 75 yıllık sosyolojik arkaplanı es geçebiliyorlar. Yahut Müslümanların İsrail düşmanlığının sırf yahudi düşmanlığından kaynaklandığını savvunabiliyorlar. Kemalistlerin Filistin yanlısı olan istisnaları muhakkak vardır. Fakat ezici çoğunluğuyla Kemalizmler ve Kemalistler Gazzeli mazlumların sevindiği meselelere üzülüyorlar, üzüldükleri meselelere ise maalesef seviniyorlar veya omuz silkerek nemelazımcılık yapıyorlar. Ya da Siyonistlerle aynı şekilde İsrail’e meşruiyet kazandıran argümanlara sarılıyor ve bunların propagandasına alet oluyorlar.

Kemalistlerin en ihmal ettiği nokta ise Batının gözünde de İsrail’in gözünde de öteki oldukları gerçeğidir. Bunun üzerine düşünmeliler. Örneğin İsrail’in menfaatleri Türkiye’ye veya en İsrail ve batı yanlısı bir ülkeye saldırmayı gerektirdiğinde acaba Batı bu ülkenin Kemalizmini veya çağdaşlığını göz önünde bulundurarak İsrail’i engellemeye mi çalışacak yoksa Filistin’de olduğu gibi İsrail’i işgallerinde finanse etmeye devam mı edecektir? Yine Kemalistlerin İslam karşıtlığı sebebiyle laik zannettikleri İsrail’in Filistindeki 75 yıllık işgalinin dinsel karakterinin farkında olmadıkları da ortada. En üst perdeden Netanyahu veya İsrailli yöneticiler bu savaşta Tevrattan alıntılar yaparak konumlarını meşrulaştırıyorlar. Savaş hukukunu modern hukuka göre değil Tevrattaki amelek halkıyla nasıl savaşılması gerektiğini emreden vahşi ayetlere göre belirliyorlar. Konuşmalarında birçok dinsel referanslarda bulunuyorlar. Niekim siyonizmin kendisi birçeşit dinsel ırkçılıktır. Fakat Kemalistlerin genel olarak dinlere değil özellikle İslam’a karşı bir düşmanlıkalrı bulunduğu için Siyonist işgalin ve bu işgale batıdan gelen desteğin dinsel referanslarının farkında değiller veya umursamıyorlar.

Toparlarsam, bugün Gazze’deki insani vahşete, bu vahşet karşısında yapılan somut adım ve boykot çağrılarına karşı İslam dünyasında en duyarsız olan kitle Kemalistlerdir. Duyarsız olmaktan da öteye gidip İsrail terör devletini destekleyen de yine Kemalistlerdir. İslam dünyasındaki Kemalizmler Müslümanalrın Batı ile kurdukları çarpık ilişkinin ürünüdür. Bu çarpıklık Kemalizmlerin Batıyı tercih etmedeki hastalıklı arzularından kaynaklanmaktadır. Bu sebeple nerde bir İsrail veya Siyonizm destekçisi görsek, alayının Kemalist çıkması bizi şaşırtmamalıdır. Çünkü görünen o ki Siyonizm Yahudilerin ırkçı,seküler ve despotik batıcılığının bir ürünü ise Kemalizm’de Müslüman dünyanın ırkçı, despoptik ve seküler batıcılığının bir ürünüdür. İkisi birbirinin türevidir. Ama batı nezdinde sadece Siyonizm muteberdir ve öncelikle Siyonizm kaale alınmaktadır.

0 Paylaşımlar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x