Küçük Kızın Omuzlarına Çöken Deprem Yükü

Büyük Maraş depreminin üçüncü günü. Dostlarla ikinci günü geceden gelip yardımlarımızı dağıtmışız. Ardından biraz dinlenmişiz.

Ve hemşire olan yol arkadaşımla Adıyaman merkezde valiliğin bulunduğu büyük cadde olan Atatürk Bulvarında(caddenin ismi aklımda böyle kalmış) yürüyoruz.

Birçok bina yıkılmış. Arama kurtarma ekipleri ve insani yardım ekipleri çalışıyorlar. Herkes bir şeylerin peşinde koşturuyor.

Etrafı seyrederek kaldırımda yürüyoruz.

Birden bire sol tarafta, yol kenarında ortaokul yaşlarında, küçük bir kızın çığlığını duydum. Yanında annesi ve bir kadın daha vardı ve ağlıyorlardı.

Küçük kız ağlayarak yere çöktü. Karnını tutuyordu. Hemen çocuğa yöneldim, annesi olduğunu anladığım kadına yol arkadaşımın hemşire olduğunu belirtip bakmasını söyledim.

Yol arkadaşım derin nefesler aldırıp kızcağızı sakinleştirmeye çalıştı. Anlaşılan fiziksel bir hastalığı yoktu. Yaşadığı acılar küçük kızın karnına ağrıların girmesine sebep olmuştu.

Çünkü meğerse tam o sırada küçük kız kuzenlerinin de enkaz altında öldüğü haberini almıştı. Yaşadığı acıyı bedenselleştirmiş ve olduğu yerde daha fazla adım atamamıştı.

“Kuzenlerim gitti, bütün arkadaşlarım gitti, beni de onların yanına koyun” diye feryat ediyordu küçük kız.

Depremin bütün yükü sanki tamamen onun minik omuzlarına çökmüştü. Onun yaşadığı acıları anlayamam, fakat deprem bölgesinde şahit olduğum birçok acı olaya karşın beni en çok o küçük kız derinden sarsmıştı.

Küçük kızın annesine onun yanında mümkün olduğu kadar az ağlamalarını, bunun küçük kızı kötü etkileyeceğini belirttik. Çünkü görünen o ki ruhu acıyordu, bedeni değil. Bunun üzerine annesi her şeye rağmen kendini kısmen toparlamıştı.

Bizde küçük kızı sakinleştirdikten sonra elimizden başka bir şey gelmediği için gözlerimiz dolu bir şekilde yolumuza devam ettik.

0 Paylaşımlar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x