Özgür Suriye Devrimi

Bir kaç haftadır Suriye’de yaşananlar Arap baharları ile başlayan süreci yakından takip edenler açısından hem siyasal hem duygusal açıdan çok önemliydi. Çünkü bu yaşananları yakından takip edenler Suriye’de yaşanan acıları yakından biliyorlardı. Bende 2011’den beri diğer ülkelerde yaşanan devrim süreçlerini, sonra batı destekli karşı devrimleri, arap baharlarının boğulmaya çalışılmasını yakından takip etmiş ve tanık olmuştum. Tunus, Mısır, Libya ve Yemendeki despotlar devrilmiş sıra Suriyedeki diktatör Beşşar’a gelmişti.

Suriye halkı ilkin reform talep eden gösteriler yapmışlardı. İlkin Beşşar reform yapacak denildi. Ama yaptığı açıklamalarda reformla alakalı bişiy yoktu. Sonraki günlerde binalara yerleştirdiği keskin nişancıların sivilleri katlettiği görüntüler gelmeye başladığında kahrolmuştuk. Dera’da devrimin fitilini ateşleyen küçük Hamza’nın feci şekilde katledilişi nihayetinde aşiretlerin silahlanmasına neden olmuştu. Ardından kendi halkına sıkmak istemeyen askerlerin ordudan firar etmesiyle özgür suriye direnişi başlamıştı. İşlerin bu noktaya gelmesini suriyeliler de istememişti. Ancak rejim eylemleri terörize etmiş, halkı silaha mecbur bırakmıştı.

Sonraki bir kaç yılda Suriye devriminin önünü ilkin İran tıkamış, ardından IŞİD terörü baş göstermişti. Tüm bunlara rağmen ayakta durmakta zorlanan İran ve rejim Rusya’yı ülkeye davet etmişti. Rus uçaklarının korkunç bombardımanlarıyla her gün onlarca Suriyeli ölüyordu. IŞİD’i durdurmak için batı öncülüğünde 48 ülke koalisyon kurmuş. IŞİD’i bombalıyoruz derken sık sık Esad’a karşı savaşan muhalif grupları da bombalıyordu. Suriye halkının ne istediğinden ziyade büyük ülkelerin menfaatleri sahayı şekillendiriyordu.

Suriye halkı rejim tarafından envai çeşit işkenceden, tecavüzden ve toplu katliamdan geçiriliyordu. Doğu Guta, Banyas, Houla, Zebedani, Halep vb. katliamlar, üstüne Hizbullah ve rejim milislerinin kuşatıp açlığa terk ettiği siviller büyük acılara maruz kalıyordu. Açlıktan insanların öldüğü kuşatmalarda insanlar kedi köpek eti yeme fetvası istiyorlardı. 2016’da Halep’in düşüşü tüm bu acıların üzerine tuz biber olmuştu. Süreci takip edenler için Suriye kanayan bir yaraydı.

Hayatımda travma düzeyinde bende iz bırakan günler Suriye’de halka dönük toplu katliamların başladığı ilk günlerdi. Gece sabahlara kadar uyumadığımı, çok kez gelen katliam görüntülerine göz yaşı döktüğümü hatırlarım. Yaşanan katliamlara dünyanın menfaat gereği kör kesilmesi, Suriye halkına biçilen çözümün çözümsüzlük olması, büyük umutlarla başlayan Arap baharlarının boğulması bizi kahrediyordu. Yaşadığımız ümitsizlikler artık son yıllarda Suriye gündemini takip etmeyi bırakmama neden olmuştu.

Bundan bir iki ay öncesine kadar da Suriye’den yana tamamıyla ümitsiz haldeydim. Derken Rusya ve İran’ın yaşadığı konjonktürel sıkıntılar, Esad rejiminin artık iyice çürümüş olması gibi koşulların doğurduğu ortamda Suriyeli muhalifler bir operasyon başlattı. Kendileri de en fazla Halep’i ele geçirme umuduyla çıktıkları seferde kendilerini Şam’da buldular. Suriye halkı böylelikle 61 yıllık Baas rejiminden, 54 yıllık Esat hanedanlığının tahakkümünden kurtulmuştu. Suriye halkı günlerce kutlamalar yaptılar. Ülkelerinden göç etmek zorunda kalan 6 milyondan fazla Suriyeli göçmen sevinçli, hapislerde çürütülürken serbest bırakılan mahkumlar ve yakınları sevinçli şimdi artık.

Suriye halkının zalim rejimi devirdiği günlerde konuyla ilgili herkes gibi twitter bağımlısı olmuş, sevinçle gelen haberleri takip ediyordum. Yıllar içinde travmalarla, acılarla ruhumuzu kaplayan Suriye’nin ağırlığının devrimin başarıya ulaşmasıyla birlikte üstümden kalktığını hissettim. Sanki ruhum hafiflemiş gibiydi. Eskiden Suriye’yi her hatırladığımda hissettiğim hayal kırıklığı ve ağırlığın yerini şimdi hafiflik ve ferahlığa bıraktığını hissediyorum. Suriye devrimi Esat zalimini ve onun köhne rejimini devirdiği gibi ruhumu aşağıya çeken ağırlıklardan beni hafifleten bir iç huzuruna dönüştü.

Suriye halkı başlarındaki diktatörün gitmesini istiyordu 13 yıllık mücadele sonucunda bunu başardılar. Bu 13 yıl boyunca Suriye halkı kime karşı olduysa ona karşı olmaktan, milyonlarca mazlumun ve haklı taleplerinin yanında durmaktan dolayı göğsüm kabarıyor. Bizi biz yapan tercihlerimizdir. Bu zorlu süreçte bireysel olarak başım dik bir biçimde hiçbir zaman herhangi bir zalime meyletmediğim için şükürler ediyorum. Ne mutlu bana ki ülke içinde de ırkçı siyasi hesaplara alet edilen Suriyeli düşmanlığına da bir kez bile olsun kapılmadım. Suriyeli milyonlarca mazlumun üzüldüğü yerde bende üzüldüm, onların sevindiği yerde bende sevindim. İleride bu duruşumu izzetle çocuklarıma ders niteliğinde anlatacağımı da ümit ediyorum

Bakın çocuklarım diyeceğim, siz siz olun hiçbir siyasi hesapla veya dünyevi ve ideolojik menfaatle de olsa hiçbir zaman zalime meyletmeyin diyeceğim. Aksi halde o tercihiniz size ömür boyu bir pişmanlık ve vicdanınızda kara bir leke olarak kalacaktır. 13 yıl boyunca zalim rejime bir şekilde arka çıkanların bugün yüzlerinin nasıl kara olduğunu ve lanetle anıldıklarını görün diyeceğim. İnsanlığımızın, müslümanlığımızın hak savunuculuğumuzun veya demokratlığımızın bir zamanlar turnusol kağıdı Suriye idi ve ben o süreci temiz kalmayı başararak geçirdim diyeceğim.

Şimdi Suriye’deki zalimlerin devrilişini gördüğümüz gibi şu günlerde katliama uğrayan Gazze halkının da üstlerine çöreklenen zalimleri devirdiğini de görmek nasip olur inşallah!

Suriye devriminin bülbülü Abdulbasit Sarut’un en sevdiğim parçası:

0 Paylaşımlar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x