Emeviler hakkında insanlar arasında haklı veya haksız, yaygın bir antipati var desem yanlış olmaz. Bu antipati ya da olumsuz algıyı hak ediyorlar mı şeklindeki bir soruya verilecek cevap çok. Ancak öncelikle bu olumsuz algının sebeplerini irdelemek gerekiyor. Böylelikle bu olumsuz algının yerinde bir tutum olup olmadığına siz karar verin. Görebildiğim kadarıyla Emeviler aleyhine oluşan bu tavrın bazı sebepler şunlar:
1-Muaviye’nin Hz. Ali’yle olan savaşları
Şiisiyle Sünnisiyle bütün İslam mezhepleri mensuplarının nerdeyse tamamı Muaviye’nin Hz. Ali’ye karşı çıkışında Muaviye’nin tavrını haksız bulurlar. Ancak Şiilerin aksine İslam dünyasının çoğunluğunu oluşturan Sünniler, bu yanlışına rağmen hakaret veya tekfir yöntemlerini reddederler. Bununla birlikte Sünni gelenek Muavi’yenin haksız uygulamalrına yeterince tavır almadığı gibi yapılan yanlışlara “içtihat” payesi verip meseleyi Allah’a havale etme yöntemini benimserler. Gelinen noktada mezheplerin yöntemleri ne olursa olsun Emevilerin kuruluşu Muaviye’nin Hz. Ali’ye isyanla başlayan ve oğlu Yezid’e ölmeden zorla biat toplayan yanlış uygulamaları ile başladığı için bir kere kuruluşu itibariyle Emeviler insanların zihninde olumsuz yer edinmişlerdir.
Şiisiyle Sünnisiyle bütün İslam mezhepleri mensuplarının nerdeyse tamamı Muaviye’nin Hz. Ali’ye karşı çıkışında Muaviye’nin tavrını haksız bulurlar. Ancak Şiilerin aksine İslam dünyasının çoğunluğunu oluşturan Sünniler, bu yanlışına rağmen hakaret veya tekfir yöntemlerini reddederler. Bununla birlikte Sünni gelenek Muavi’yenin haksız uygulamalrına yeterince tavır almadığı gibi yapılan yanlışlara “içtihat” payesi verip meseleyi Allah’a havale etme yöntemini benimserler. Gelinen noktada mezheplerin yöntemleri ne olursa olsun Emevilerin kuruluşu Muaviye’nin Hz. Ali’ye isyanla başlayan ve oğlu Yezid’e ölmeden zorla biat toplayan yanlış uygulamaları ile başladığı için bir kere kuruluşu itibariyle Emeviler insanların zihninde olumsuz yer edinmişlerdir.
2-Kerbela olayı
islam Peygamberinin s.a.v. öz torunu ve Hz Ali ve Hz. Fatıma gibi iki önemli şahsiyetin çocuğu olan Hz. Hüseyin’in Muaviye’nin oğlu Yezid’in yöneticiliğini reddetmesi üzerine feci bir şekilde katledilmesi İslam ümmetinin hafızasında bir travmaya ve siyasi kırılmaya yol açmıştır. Böylesi üzücü ve büyük bir hadisenin müsebbibi olmaları sebebiyle Emeviler insanların zihninde olumsuz yer edinmişlerdir.
3-Modernist İslami yorumlarda Emevilerin bir kaçamak olarak kullanılması
Modernist dini yorumlar, İslam’ın çok yanlış anlaşıldığını ve bu yanlışta hadislerin önemli bir rolünün olduğunu savunmaktadırlar. Bunlara göre dört halifeden sonra Emevilerle birlikte birçok İslam dışı uygulama İslama girmiştir. Peygamber aleyhine birçok hadis uydurulmuş ve devlet eliyle resmi bir din üretilmiştir. Örneğin kölelik ve cariyeliği Peygamber kaldırsa da Emeviler tekrar köle pazarları kurmuşlardır. Devlet yöneticisi zalimde olsa ona itaat edilmesi gerektiğini belirten hadisler uydurulmuş ve zulme rıza gösterilmesini sağlayan teslimiyetçi bir kader anlayışı tesis edilmiştir. Bu gibi iddiaların doğruluğu yanlışlığı bir yana, görünen o ki peygamber ve dört halife dönemine atfedilmekten kaçınılan yanlışların ve kırılmaların özellikle Emevilere boca edilmeye çalışılmaktadır. Böylelikle Emeviler kullanışlı bir işlev görmektedirler. Bu tür bir tarih anlatımı sebebiyle Emeviler haklı veya haksız şeytanlaştırılmaktadırlar.
3-Emevi tarihine dair tarafsız kaynakların az olması
Elimizdeki Emevi tarihine ait kaynakların daha çok Emevi düşmanı olan Abbasiler devrinde yazılması da bu olumsuz algının bir diğer sebebidir. Bilindiği gibi Emevi hanedanlığına isyan eden Abbasi hanedanlığı Emevi yöneticileri büyük bir katliamdan geçirerek yönetimi ele geçirmiştir. Hatta katliamlarının büyüklüğü sebebiyle ilk Abbasi halifesi seffah(kan dökücü) ünvanı almıştır. Abbasilerin Emevilere besledikleri bu büyük düşmanlık Abbasiler döneminde yazılan tarih kitaplarına da yansımıştır. Tarihçiler Emeviler aleyhine olan meseleleri abartarak aktarmışlardır. Emevi kaynakalrının çoğu yok edilmiştir. Hal böyle olunca yenilen bir devletin tarihini yeniden yazan bir başka devletten öğrenmiş oluyoruz.
4-Şii aydınların ve İran devriminin etkisi
Ülkemizin Müslüman entelektüel kesimi üzerindeki İranlı, Şii havzada yetişmiş Müslüman alim ve aydınların önemli bir etkisi bulunmaktadır. Molla Sadra, Ali Şeriati, Mutahhari, Tabatabai, Muhammed bakır sadr, Humeyni vs. bu İranlı isimlerin bazılarıdır. Türkiyede dindarların kendilerini takip ettikleri bu yazar-çizer aydın takımı İslam kardeşliği duygularıyla hareket ediyor olsalar da ister istemez bu gibi yazarlardan olumsuz yönde de etkilenmişlerdir. Çünkü şiilerde Kerbela hadisesi sebebiyle bütün bir Emeviler lanetle anılmaktadırlar. Yine İran devriminin halen etkisinde olan bir takım Müslümanlar bu sebeple İran kaynaklı fikirlerden oldukça etkilenmişlerdir. Bu durum onların Emevilere karşı tavırlarına da yansımıştır.
5-Sünni Hilafet teorisinin çökmüş olması
Sünni geleneğin hilafet teorisinin bugün artık çökmüş olması Müslümanları bu modelin eleştirisine götürmüştür. Emevilerle birlikte dört halife dönemindeki Hilafetin saltanata dönüştürülmesi Hilafet kurumunun yozlaşması olarak görülmüştür. Bu durum Emeviler aleyhine olumsuz bir bakışın yerleşmesine sebep olmuştur.
6-Emevilerin Arapçı(mevali) politikası ve Milliyetçiliğin bunu istismarı
Emevilerin bugünki milliyetçilikle birebir aynı olmasa da bir çeşit kavmi asabiyeye sahip olmaları siyasi tarih açısından zihinlerde yerleşmiştir. Emeviler Müslüman olmayanlara üstten bakmışlar ve onlara soğuk davranmışlardır. Bu durum Türkler dahil bir çok kavmin İslam’a geç girmelerinin sebeplerinden olmuştur. Böylesi bir tarihi gerçekliğin üstüne günümüz toplumlarında Milliyetçiliğin güçlü olması meselenin bir istismar aracına dönmesine neden olmuştur. Çünkü “Araplar ihanet etti” , “Türk’ün Türkten başka dostu yoktur.” şeklindeki Milliyetçi anlayış tarihten bu tür işine yarayan malzemeleri kendisini güçlendirmek, insanları daha fazla Milliyetçi yapmak amacıyla kullanmaktadır. Haliyle bu durumdan Emeviler olumsuz bir şekilde nasibini almıştır.
7-Çökmüş bir Ümmetin “Ütopya” üretim çabası
Her zaman, yenilen ve tekrar iktidara talip olan sınıflar muhalefetlerini canlı tutmak için bir ütopya üretirler. Bu çerçevede yenilmiş bir ümmet olarak günümüzde en ideal asır olarak dört halife döneminin bir ütopya düzeyinde, ulaşılması gereken bir hedef olarak insanlara anlatılması, o harika dönemin ardından gelen ilk dönemin ise emeviler olması, zihinlerde emevileri hayal kırıklığı duygusuyla birlikte canlandırmaktadır. Bu durum da Emeviler aleyhine olan algıyı güçlendirmektedir.
8-Aleviliğin ülke içindeki Sünni siyasal muhalefet karşısında kullanılma çabası
Alevilik, Şiilikten büyük ölçüde etkilenmiş Türkiye’ye has bir mezhebi inançtır. Haliyle Kerbela hadisesi ve Emevi düşmanlığı Alevilikte önemli yer tutmaktadır. Ülkemizde sünni gelenek içerisinden ortaya çıkan Milli Görüş gibi siyasal içerikli dini hareketlerin karşısına Kemalist, Laik entelektüel kesim Aleviliği çıkartmak istemişlerdir. Zamanında yaşanan Maraş, Çorum olayları ise devlet yöneticilerinin de bu yönde bir iradesinin bulunduğunu göstermektedir. Sünni dini anlayışın siyasal taleplerine dini referanslarla hareket edildiğinde Alevilik gibi azınlıkta kalmış dini yorumlara hoşgörülü yaklaşılamayacağı bu sebeple devlette Laikliğin korunması gerektiği şeklinde bir savunma yapılmaktadır. Bu savunmayı yapanlar Müslüman olmasalar bile sünni kökenli şeriatçı yönetim talepleri karşısında ezilmiş tarih boyunca Alevilik vurgusu ile siyasi bir manevra yapmaya çalışmaktadırlar. Bu tür gayri İslami ideolojik etkiler sebebiyle bugün artık ateist alevilik denilen ilginç bir söylem dahi çıkmış durumdadır. Sonuç itibariyle Alevilikle kurulan siyasal ilişki üzerinden Aleviliğin etkisiyle Emevi aleyhtarı tutum laik-seküler kesimleri de etkilemiştir.
Görebildiğim bu ve benzeri sebeplerle Emeviler aleyhinde olumsuz bir algı toplumumuzda oldukça yaygındır. Emeviler üzerinde konuşurken daha objektif bir tavır alabilmek için bu gibi etkenleri göz önünde bulundurmak gerektiği kanaatindeyim.
Vesselam.