Kapitalist ve Sosyalist Modernleşmenin LGBTİ İstismarı

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın verdiği bir hutbede eşcinselliğin lanetlenmiş olduğunu belirtmesi üzerine yer yerinden oynadı. Ankara Barosu oryantalist bir zihinle, Hristiyan Ortaçağ’ının cadı motifleriyle, yaptığı açıklama da Ali Erbaş’ı üstü kapalı bir ifadeyle gericilikle suçlayarak hedef gösterdi. Bu açıklamaya PKK uzantısı İHD ve birçok dernekte katıldı. Sonrasında sosyal medyada cadı avı misali başlatılan kampanyalarla Ali Erbaş’ın hedefe oturtulması, ifade özgürlüğü putunun yenilmesi açısından ibret vericidir. Bu ikiyüzlülüğü Hukukçular Derneği yaptığı karşı açıklama da şöyle deşifre etti: “Pek çok dinde ve siyasal ideolojide lanetle bahsedilen eşcinsellik, insan haklarına dayalı demokrasilerde bir propaganda malzemesi olarak savunuyorlarsa, böyle olmayanların da kendi değerlerine yaslanarak eşcinsellere “kötü bakma, tavır alma” hakları saklıdır.”1

Bilindiği gibi LGBTİ+ grupları küresel sermayeyi ve Hollywood’dan Netflix’e küresel medyayı, arkasına almış durumdadır. İçişleri Bakanı bir konuşmasında “Ankara’daki bir LGBT derneğine Amerika Birleşik Devletleri 22 milyon dolar yardım yapıyor.” 2şeklindeki açıklaması bu durumun ülkemiz açısından çarpıcı bir örneğidir. Bu tarz yönelimleri olan veya özgürlükler çerçevesinde sempatiyle yaklaşan bireylerin vahşi kapitalistlerin bu çabasının sebebi üzerinde durup düşünmeleri gerekiyor. Türkiye’de ise marjinal grupların siyasi ihtiraslarına ve İslam düşmanlığı çabalarına alet edildiklerini görmeleri gerekiyor. Sahi toplumda hiçbir karşılığı olmayan ve LGBTİ savunuculuğu adına “Lut kavminin çocuklarıyız” diye pankart açan Anarşist Komünistlerin toplumdaki karşılığı ne? Velev ki bir hak talebinde bulunuyorsunuz, kuyruğuna takıldığınız bu marjinal örgütlerin toplumun çoğunun inancını tahkir eden bu söylemleri size ne fayda getirecektir? Bir terör örgütünün siyasi uzantılarına politik malzeme olmak, cinsel yöneliminiz yüzünden şiddete uğramamanız gerektiği gibi toplumun insaf sahibi her kesiminin, üzerinde ittifak edebileceği en masumane talebin dahi geri planda kalmasına sebep olacağını görmüyor musunuz? Marksizmin burjuva hastalığı olarak gördüğü yönelimlerinizi Marksist örgütler neden savunmaktadır? Hiç düşündünüz mü? Kendisi de bir sosyalist olan Atilla İlhan bakın bu çarpıklığı nasıl eleştiriyor: “Sosyalistiz diye geçinen partiler marjinal partiler. Buralarda olan çocuklar sosyalizmi –çok kızıyorlar ama önce- plajlardan pet şişe toplamak sanıyorlar. Yani koruyucu sosyalizm çıktı. Gidiyor mesela gaylerin(yani eşcinsellerin, t.e.) hürriyeti için sokaklarda ajitasyon yapıyor, sosyalizm için çalışmış oluyor. Böyle bir acayip mantık bu. Bunu Amerika yaydı. 1960’lardan itibaren bütün dünyaya yaydı bunu…” (İlhan, 2015,268)

Siyasal açıdan Küresel sermayenin bu oluşumları neden desteklediği başlı başına bir araştırma ve inceleme konusudur. Ancak kapitalizmiyle, seküler ideolojileriyle bir bütün olarak Batı Modernitesinin İslam toplumlarını yozlaştırma, sömürme ve daha ötesi tahakküm altına alma aracı olarak LGBTİ gruplarının nasıl alet edildiğini görmek gerekiyor.  Çoğunlukla Modernizmi Batılılaşmak zanneden üçüncü dünya ülkelerinde Modernleşme bilindiği gibi halkın talepleriyle değil bürokrasi ve ordu tarafından, aydın sınıfının da teşvikiyle, tepeden inme gerçekleştirilmiştir. Ancak Batı Modernizminin  içimizdeki taşıyıcıları sadece ordu ya da bürokrasi değil Ali Bulaç’ın ifadesiyle anti-modernist, de-modernist, anarşist, aktivistler, radikal tepkiciler gibi alt-kültür gruplarıdır. Çevreciler, Yeşiller, Feministler, Eşcinseller, Hippiler ve diğer karşı kültür grupları Batı’da modern ifsadın derinlerde yaşadığı çözülmeden neşet etmekte ve Modernizmin kokuşmuşluğuna bir tepki olarak belirmektedir.  Sözgelimi Hippilerin katılımsız yaşam tarzları, her şeyi denetim altına almaya istekli modern topluma karşı bir muhalefet, Feministlerin uç söylemleri… üstünlük ve her şeye zorba yöntemlerle hükmetme eğilimindeki erkek egemen kimliğe bürünmüş dünyanın, bu sevgi, şefkat ve incelikten yoksun genel gidişine bir isyan(Bulaç,2012,117) olarak okunabilmektedir.

Gelgelelim bizde bu alt-kültür grupları Batıdaki gibi Modernizm karşıtlığında bulunmak şöyle dursun Modernizmin taşıyıcılığını yapmaktadırlar. “Batıda marjinaller-en azından bir kısmı- bireyi ve toplumu sıkı sıkıya denetleyen modernizme,bilimsel despotizme, devletin yaygın ve fakat ceberrut konumuna, özerk ve objektif kurumlara karşı çıkarken; teknoloji,bilim,ilerleme ve ekonomik büyüme gibi modern hurafe ve yıkıcı araçlara muhalefet ederken, bizdeki marjinaller tam aksi bir konumda bunlar adına ve bunların topluma dayatılması için toplumun kendisine, geleneksel değerlerine, kültürel zenginlik ve özgün birikimlerinin sürdürülmesine karşı çıkıyorlar. Batıdaki marjinallerin yakınma konusu yaptıkları bütün temel sorunları bizde karşılayıp topluma direnme gücü verecek olan sivil kurumlar, geleneksel kültür ve değerlerden(İslam ve tarihsel pratiği) beslenmektedir. Toplumun geleneksel değer ve kurumlarını zayıflatmak demek, onu, modernizmin çözücü saldırılarına karşı savunmasız bırakmak demektir.”(Bulaç, 2012,118-119)

Küresel sermayenin sosyolojik açıdan bu grupları desteklemesinin sebebi tam da budur. Netflix’in nerdeyse her dizisinde üstüne bir görevmiş gibi eşcinsel yönelimlerin propagandasını yapması bizim gibi toplumların, kapitalist batıya direnme dinamizmini sağlayacak İslami değerleri yozlaştırmak istemesi sebebiyledir. “Marjinal cinsel sapkınlar herhangi bir kültürel ve entelektüel derinlikten yoksun olduklarından, siyasal iktidarın baskılarına ve geleneksel ahlakı savunan ikiyüzlü tutumuna karşı kendi marjinal cinselliklerini ortaya koyarak mücadele verdiklerini düşünüyorlar. Oysa onları, toplumsal diri ve geleneksel ahlakı çözmede, modernizme karşı en etkili direnme ve dirilme yeri olan aileyi dağıtmada, bir siyaset aracı olarak kullanan, Batı modernizminin desteğindeki iletişim araçları ve kimi elit gruplardır.”(Bulaç,2012,137)

Toplumun her yönüyle Batı modernitesi karşısında çözülmeye uğraması demek, kapitalist  sömürüye açık hale gelmesi demektir. LGBTİ ve Feminist organizasyonların aile kurumunu çözmesi örneği üzerinde düşünelim. Cinsel serbestlik, özgür ilişki cinselliğin iffet ve nikah temelinde oluşan mahremiyet sınırlarından çıkıp toplumsal görünür bir pozisyona taşınmasını sağlamaktadır. Moda, reklam, pazarlama ve medya gibi sektörlerin cinselliği tüketim metaı haline getirmesi cinselliğin ancak serbest dolaşımda olduğu bir ortamda mümkündür. Cinsellik faktörünün kendi doğal ve meşru sınırlarına çekildiği bir ortamda ise kapitalizm elindeki bu işlevsel sömürü aracını kaybeder. Bu noktada sermaye sahiplerinin fonladığı, bireysel hak ve cinsel özgürlük gazıyla sahaya sürdüğü bu tür organizasyonlar devreye girmektedir. Daha açık bir ifadeyle Feminist akımlar kadını ve LGBTİ bireylerini Kapitalizmin sömürü kıskacından kurtaramamaktadır.

Sonuç olarak LGBTİ bireyleri, Kapitalist ve Komünist ideolojiler tarafından istismar edilmektedir. Bunun farkına varılmadan verilecek LGBTİ mücadeleleri eksik/kusurlu/lekeli olarak kalacaktır. Çünkü içinde bulundukları müslüman toplumun değerleriyle kavga aleti olarak kullanıldıkları sürece hiçbir yere varamayacaklardır.

 

Kaynaklar:

1- https://www.haksozhaber.net/hukukcular-dernegiden-sapkin-zihniyete-karsi-ali-erbasa-destek-126073h.htm

2-https://t24.com.tr/haber/soylu-amerika-ankara-da-lgbt-ye-22-milyon-dolar-yardim-yapiyor,837850

3-İlhan, A. (2015). Hangi Batı. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Sf.268.

4-Bulaç, A. (2012). Din ve Modernizm. İstanbul: Çıra Yayınları

0 Paylaşımlar
0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x